31 Aralık 2013

MUSMUTLU BİR YIL DİLERİM TÜM KALBİMLE....

 Bu kartlarda Commenius ortaklarımızdan Yunanistan ve İspanyadaki anasınıflarına gönderilen yeni yıl kartlarımız...


30 Aralık 2013

Sınıfta şeker hamurlu kurabiyeler yaptık...bir aile katımı etkinliğini fatoş production gururla sunar:)

 Hemen belirteyim o kar tanelerini,  yıldızı filan tam teçhizat gelen annemiz Esra(aynı zamanda benim okul arkadaşım,kankam,sobe pasta butiğin becerikli kişisi) nın kalıpları ile yaptık ve her çocuk bir şeker hamurlu kaplanmış bir tanede kaplanmamış kurabiye yapıldı.Ve sürekli minik bir masaya eğilerek yapılan bu etkinlik için Esra canla başla çabaladı sağolsun.Kızlar kar taneli, erkeklerde çam ağaçlıyı yapıp afiyetle yediler.Kurabiyenin tam tarifini Esra dan alıp size yazmalıyım çünkü zencefilve tarçın kokulu gevrek çok güzel bir tarif .Çocukların şapkalarını bir gün önce karton ve krapon kağıdından zımba kullanarak yaptım,Çocukların  baş ölçüsünde kestiğim kartona büyük bir kare şeklinde kestiğim krapon kağıdını rastgele büzüp zımbaladım sevimli oldular...Yaptığımız kurabiyeleri sınıfa taşıdığımız mini fırınımızda pişirdik sınıftaki mis kokuyu siz düşünün artık:)



 
 
 

 
 

12 Aralık 2013

Aile katılımı etkinliğinde Kuaför mesleğini tanımaca:)

Arzu hanım sınıfımıza tasını tarağını alıp geldi ve sağ olsun nerdeyse 2 saat hiç durmadan tüm çocukların saçlarını taradı, fönlendi, maşaladı bir taraftan da bu ne bu ne işe yarar sorularını cevapladı.Aslında neydik ne olduk fotosu koymalıymışım ki saçların çok değiştiğini anlamanız için ama her zaman ki gibi unuttum.Tüm yurtta kar var ama Dikilide de buz gibi akşam soğuğu, saçlar yapıldı diye şapkalar takılmak istenmedi çıkışta ama bozulmaz deyip ikna ettik neyse ki:)Çocuklar sıraları gelene kadar sıkıldılar biraz ama o da heyecandan onun dışında çok değişik bir etkinlik oldu hepimize...Kuaför annemize teşekkürler....

Kar Görmeyen Memleketin Kardan Çocuklarını Görün...



10 Aralık 2013

gece gece okumaca....şeker portakalı...

Yazarlıkta karar kılıncaya kadar, boks antrenörlüğünden ressam ve heykeltıraşlara modellik yapmaya, muz plantasyonlarında hamallıktan gece kulüplerinde garsonluğa kadar çeşitli işlerde çalışan Jose Mauro de Vasconcelosun başyapıtı Şeker Portakalı, "günün birinde acıyı keşfeden küçük bir çocuğun öyküsü"dür.Vasconcelos, tam on iki günde yazdığı bu romanı "yirmi yıldan fazla bir zaman yüreğinde taşıdığını" söyler.
Ben de yüreğimin bir köşesine Zeze 'yi koydum bile..

 
 
olmaz...bu şapkadan tavşan çıkmaz...
 

4 Aralık 2013

Kafası karışık hatun:))

Yine biriktirdik bir yığın toka düğme kıyamıyoruz kullanmaya neden mi; çünkü çok renkliler desen desenler oynuyoruz koyuyoruz kutuya ama bir yere kadar :)işte bu cici hanım için kıydık gitti sonuç pek mutlu etti bizi ama biriktirmeye devam.....
 

26 Kasım 2013

Portekiz de ne yenir...yediğini içtiğini anlatan kadın:)

 Comenius projesi nedeni ile Portekiz' e gittim.Gezdiğim öğrendiğimden sonra bahsetme sözü vererek utanmadan ne yedim ne içtim postu yapıyorum nihayet.Portekiz Chaves de denediğim tatlardan neredeyse hepsini sevdim gibi gidenler aç kalmaz hatta yemeklerinin lezzetlerine bayılabilirler söyleyeyim.İlk gece tanıştığım Bacalhau dedikleri (codfish) balık türüyle 1001 çeşit yemek yapılıyormuş ve inanın benim yediklerim çok lezzetliydi kesinlikle harka pişirip harika sosluyorlar.Yerken biraz tuzlu gelebilir sonradan öğrendik ki bu balık üst fotografta gördüğünüz gibi tuzlanarak bir nevi kurutulup korunuyor.
Bu bacalhau beşamel sos benzeri içinde ıspanak gibi yeşil yaprakların olduğu bir sunumla geldi yanında bizim anladığımız anlamda bir pilav vardı. .kaldığım dört günde hep yarı sulu çorbamsı pirinçler gördüm içlerinde büyük sebze parçaları yüzen hafif diri pişirilmiş pirinçler pek bana hitap etmedi doğrusu.Fakat bu tam not aldı...tavsiyedir...Yanında bol patatesle servis yapılan diğer çeşidide süperdir sırf onun için bile portekize tekrar gidilebilir:))
Tamda cadılar bayramına rastladığımızdan harika bir ortamda yemek yeme şansımızda oldu.Masalardan tutunda garsonlara kadar herkes ve her yer konsepte uygun hazırlanmış bize masal alemindeymişiz izlenimi verdi.



 Bir başka gece gittiğimiz taverna tarzı bir restoranda servisler bu tavalarla yapıldı ama görüldüğü üzere tavalara ters bir müzik de eşlik etti ayrıca restoranın sahibi bey bize gitarla harika şarkılar söyledi:))o gece çok fazla domuz vardı menüde o nedenle hepsi hakkında bilgim yok:))
Bu kalabalık masada öğle yemeğini her gün yediğimiz restaurante Aprigio dan...Her gittiğimiz yerde şekeri fazla meyve suyu gibi sürahilerle masaya gelen ev yapımı dediğimiz şaraplar vardı.Porto şarabının bir çok çeşidi var bizim denediğimiz tüm şaraplar hafif ve içilebilir lezetteydi.En çok da içine meyveler doğranmış şarap çok hoşdu.

Malum tatlıseverim....Chaves de şu üzeri hafif yanmış görümlü tatlı var ya ona aşık oldum geldim:))Sup havasında nefis bir kremalı yumurtalı en son olarak fırınlanıp gelen bir tatlı.Diğerlerinin de tadına baktım ama ben ona tam not verdim...denenmeli...Sarı renkli olan tatlı sanırım ananslıydı tam hatırlayamadım malum gözüm gönlüm kremada:))Krema demişken kahvaltıda daha çok yemeyi tercih ettiğim Belen pastasınıda tavsiye edeyim.Milföy hamurunun içine konulan yoğun kremalı şekerli bir puding diyebilirim bsit şekilde ama cidden çok lezzetli.Marketlerdede satılan bu tatlıyı pastane gibi yerlerde yerseniz gerçek lezzetine şahit olursunuz denemeden gelmeyin;)

Unutmadan çorbalar yoğun ve bol sebzeliydi hakkını vermek lazım. damak tadımıza uygun baharatlı lezzetli yemeklerle kilo almadan döndüm mutluyum..
Portekizlilerin cana yakın ve eğlenceli olduklarını söylemeden geçemeyeceğim yemekleri uzun saatlere yayılan ve pahalı olmayan bir ülke restoranlar her zaman kalabalık yer olmuyor .Genel olarak 10 euro ile güzel yemekler yiyebilirsiniz...
Son söz değişik bir kültürde Çek,slovak,polonyalı,ispanyalı ve ev sahibi portekizli öğretmen arkadaşlarımızla unutulmaz günler geçirdik bu masaların güzel anıları damağımdaki lezzetlerle taçlandı...