31 Mayıs 2012

iki kilocuk verdim pek mesudum kojmak kojmak kojmak istiyorum:)))

Bakın ben söz vermiştim ya burada stresimden bahsetmiştim hani işte  o sözümde durdum az öz yemek düzenli yürüyüşlerle ancak 2 kilocuk verdim ama azimliyim.Hani belli mi  derseniz değil biliyorum bu devede kulak daha bir o kadar vermeden anlaşılmaz malum yuvarlakçayız:))

30 Mayıs 2012

ıssız adam filan fasa fiso kendi ellerinle yaratacağın en makbul adam çim adam:))

Tibetin Gençlik Pınarınada el attım hayırlı uğurlu olsun

Vallahi ne yalan söyleyeyim Esra zorlamasa zaten nerdeyse hergün 7 km yürümeye başladım azıcıkta yediğime dikat ediyorum ne gerek var buna deyip mesut mutlu yaşıyordum.Olmadı tabiki her iyi şeyi bana ve taaaaaa Eskişehirlere kadar sürekli nerdeyse twitleyen bu paylaşımsal kişiliğe daha fazla kulaklarımı tıkayamayıp okulda gençliğim ve çıtırlığım üzerine yemin edip verdiğim sözün altında yıkılmadan hemen bugün başladım.

Başlangıçta her hareketin 3 kez yapılması tavsiye ediliyor. Daha sonra her hafta tekrar sayısını 2 şer arttırarak 21 tekrara ulaşıncaya kadar arttırmaya devam edilmesi gerekiyor.Yani 2.hafta her hareketi 5 kez,3. hafta 7 kez, 4. hafta 9 kez ve bu şekilde arttırmaya devam edip 10 hafta sonra her hareketi 21 kere yapabilir duruma geleceksiniz. Bu ritimde gitmek zorunda da değilsiniz, bünyeniz alışkınsa daha kısa sürede de her bir hareketi 21 tekrar edebilirsiniz.

Yaşınız ve fiziksel durumunuz ne olursa olsun gençlik, sağlık ve canlılık kazanmak için her gün kısa bir süre de olsa bu egzersizleri uygulayabilirsiniz. Bu hareketleri gerçekleştirirken yavaş ve derin soluklar almak yeterli.

Bu 5 hareketi tamamladıktan sonra ılık yada serin suyla duş almanız tavsiye ediliyor. Ama asla soğuk suyla yıkanmayınız
gelelim hareketlere bunu daha net anlatmaya çalışmalı deyip bir video ekliyorum ki daha kolay anlayalım .videodaki bey sayıları kendi programına göre yapıyor siz kendi sayınızı belirlersiniz haydi hepimize kolay gelsin...

29 Mayıs 2012

çevreye ve insana duyarlılık romanı;Son Ada...


Livaneli'nin Son Ada kitabını bitirdim.Çok beğendim. Hatta bazı bölümlerini Kayra'ya bile okudum ilgisini çekti doğaya hassas yanı iyice kabardı meraklandı ama kalanını kendin okursun diyerek zor kaçtım elinden.Okumayı seviyor çok şükür yarışlarımız bile var kim önce bitirecek diye.Bu aralar yazar olacağım ben diyerek ortalıkta dolaşıyor bence doktor olacak yazısından belli:))
Kitap bitti ben günün yorgunluğu ile pc başında avare avare dolandım durdum.Şunu mu yapsam bunu mu derken hiç bişey yapmama kararımda istikrarlı olup sadece bakınmakla yetindim.Biri bana kalk hobi yap desin bu uyuşukluk gitsin üzerimden nazarlarımı geldim nedir hiç üretimim yok yarın ilk iş kurşun döktürüp şu ertelediğim yaka kolyelerden kendicazıma bir tane yapmaya başlamak olacak yapmayan ne olsun?:))

 Bu kartlarda pek bakılası pek yapılası geldi bunları da atlamayalım dedim:)





kaynak:

27 Mayıs 2012

Bugün benim doğum günümdü.....

Sabah miğren ağrımla başlayan bir cumartesi öğleye kadar sıradan bir hasta günü gibi geçti  yattım zorla uyudum ve uyandığımda  güne yeniden başladım.Rutin işler yapıldı hava çok güzel olmasına rağmen bu beden dışarı atılamadı bir türlü.Piknikten hasta dönen Kayra da ilgi alaka bekleyince yapılan şarj işe yarayıp sabırlı  bir kaç saat daha geçti.
Sağolsun dostlar aradı kimi saatini sabah 9'a kurup aramak için öğleden sonrayı beklediğini anlatıp güldürdü:))
kimi deli dolu mesajlar atıp sevindirdi:))
hiç beklemediğim kutlamalar duygulandırdı,
kara dut hediyem iştahımı açtı:))
aramayı unutan kızkardeş aranıp ''bak 1 saatin kaldı hadi ama'' diye teşvik edildi:))
doğum günü pastası  Kayranın kendini iyi hissedip yalvarmalarıyla erkenden bir dilim eksildi:))
Kayra dan flüt ve keman konseri dinlendi:))
Bu kısma kadar herşey kendini iyi hissettirip dostlarım iyiki varlar dedirtti...
 Gerisi pek yazmaya niyetli olmadığım duygular....Sanacaksınız ki yaş almak beni üzdü...değil vallahi değil...Her şey kendi düzeninde dönerken günler su gibi geçip çizgiler, kilolar artıp gülümsemeler azalırken yaşamı sevmenin bir yolunu bulmak gerek diye düşünüyorum eksilen şeyler bir bir azaltırken ruhu ,beden aksine ağırlaşıp durduruyor insanı...yaş 38 ama hala yaşının kadını olamamış dediğinizi duyar gibiyim olamadım aklım hep çocuklukta.....bugün doğan herkesin doğum gününü kutlar usulca kaçarım....

23 Mayıs 2012

gece gece okumaca.....

"Kristin Hannah 70 ve 80'lerin heyecanını ve enerjisini ortaya sermektedir ve bunu öyle bir derin seviyede yapmaktadır ki okuyucuları iki kadın arasındaki dostluğun tam kalbine taşıyor.
Ateşböceği Yolu bir şaheser."
Elin Hilderbrand


Satıcının ısrarla tavsiye ettiği tam da dostluk üzerine aklımın pek yorulduğu bir zamanda okumaya başladığım nerdeyse bitmek üzere olan bir kitap Ateşböceği Yolu....

21 Mayıs 2012

Bergama(pergamon) da Asklepion 'dayız.....

Dikili'den sıcacık güneşli bir cumartesi çıkıp 30 km uzaklıktaki Bergama'ya gittik.Ama yağmur bizi karşıladı ,rüzgarlı buz gibi bir havada uğurladı.Ama bilmediğim iki şey vardı biri bu havanın gezdiğim yerleri daha etkileyici yapacağı ikinciside Derya beyin dolu dolu rehberliğinde gezeceğim ören yerinin muhteşemliğiydi....
Antik çağın en önemli sağlık merkezlerinden olan Asklepion aynı zamanda dönemin ünlü hekimlerinin  yetiştirdiği bir tıp okulu ve ilk psikiyatri hastanesi olarak tarihe geçmiştir.
Rivayete göre  Asklepion'a girişte''Bütün Tanrıların Kutsiyeti için Asklepion'a Ölüm Girmesi Yasaktır'' yazısı yer almaktaymış.''Viran Kapı'' olarak adlandırılan büyük kemerli kapıda hastalar ilk olarak olarak rahip hekimlerce önce muayene edilir ve ölümcül hastalarla hamileler içeriye kabul edilmezlermiş.kutsal yolun (Via tecra)üzeri kapalıymış ve hastalar asıl kutsal alana kadar hava şartlarından korunurlarmış.Sonra başlayan bu sütunlu yolun son bölümü Roma imparatoru Hadrianus zamanında düzenlenmiş yolun her iki tarafında hastaların iyileşmesine yardımcı olacak her türlü adak ve eşya satılmaktaymış.Şimdide bal  safran vb kavanozların satıldığı bir kaç tezgah turistler için var.





 Radyoaktif özellikleri günümüzde keşfedilmiş sularla yapılan tedavileri ile çok ünlüdür.Hala dışarıda çeşmeden akan sudan içebilir gezerken karşınıza çıkan tarihe tanıklık etmeye devam eden suların sesine kapılabilirsiniz.

Önce daralan sonra yavaş yavaş genişleyen ve üzerinde havalandırma pencerelerinin olduğu bu tünelin elbette böyle yapılmasının yavaş yavaş oksijen alımını artırması yada psikolojik olarak başka bir anlam yüklü olmasıyla elbetteki bir bağlantısı olmalı.....Müzik.çamur banyoları,su ve spa terapileri meditasyon ,telkin,aromaterapi.masaj gibi bir çok alan kullanılarak tedavilerin yapılmış olduğunu düşündüğünüzde sanki günümüzdeki sağlık merkezlerinden bahsediyormuşuz gibi gelebilir size.Bu tedaviler sonunda sağlığına kavuşanlar varlıklarına göre çamurdan altından mermerden hasta organlarının bir heykelini yaptırarak asklepion içinde bir alana gömerek adaklarını yapmış oluyorlarmış.Bunlardan günümüze kalanlar Bergama Müzesinde sergileniyor....







Asklepion daki ünlü tıp ve felsefeci  Galen'den de bahsetmeden olmaz....Bergama(pergamon)da doğan Roma da gladyatörlerin cerahlığını yapan Galen'in 400 eserinden yüzü günümüze kalmıştır....


ve ben öyle şanslıyım ki yıllar önce bu anfitiyatroda Zuhal Olcay ve Bülent Ortaçgil 'in birlikte verdiği bir konseri izlemiş hem mekanın hem de müziğin büyüsüyle bir kez daha leyla olmuş dönüşte dikkatsizliğimle minik bir kaza geçirmiştim....



Azimle  buraya kadar gelen ey okur bu şarkı bana o günlerin anısına senin de sabrına gelsin.......